Konser İptali mi, Toplumsal Nabız mı?

Kimi iptaller sansürdür, kimi iptaller ise bir toplumun vicdanının doğal refleksi. Enrico Macias’ın İstanbul’da vereceği konserin iptal edilmesi de, bence bu ikinci kategoriye giriyor.

Sanatçıların düşünce özgürlüğü elbette kutsaldır. Ancak özgürlük dediğimiz şey boşlukta yaşamıyor. Toplumsal hafıza, güncel travmalar ve kolektif duyarlılıklar, bu özgürlüğün nereye kadar uzanabileceğini belirleyen zemini oluşturur. Türkiye bugün, Gazze’de yaşanan insanlık dramına karşı sesini yükselten az sayıda ülkeden biri. Devletin, sivil toplumun ve bireylerin ortaklaşa gösterdiği bu insani duruş, yalnızca diplomatik bir tepki değil; halkın kalbinde ve vicdanında karşılığı olan bir pozisyon.

İşte tam da bu yüzden Enrico Macias gibi, geçmişte defalarca İsrail ordusuna destek vermiş, hatta bazı açıklamalarında İsrail’in askeri politikalarını “savunma hakkı” olarak meşrulaştırmaya çalışmış bir figürün İstanbul’da sahne alması, sadece bir konser değil, bir çelişki olurdu.

Evet, Macias yıllardır Türkiye’ye gelip konserler verdi. Fakat bugün, dünya başka bir noktada. Artık izleyici, yalnızca bir şarkıyı değil, şarkıcının durduğu yeri de dinliyor. Sanatçının kendi duruşu, sahnedeki kimliğinin bir parçası haline geldi. Ve biz artık müziği sadece melodilerinden değil, temsil ettiklerinden de okuyarak tüketiyoruz.

Bu konser gerçekleşseydi, yaşanan bunca vahşet karşısında sesini yükselten milyonlarca insan için açık bir yaraya tuz basmak anlamına gelirdi. Kamu düzeninden çok, kamu vicdanının gereği olarak iptal edildi bu etkinlik. İstanbul Valiliği'nin aldığı karar, devlet refleksinden çok, halkın duyarlılığına kulak verilmesiyle ortaya çıkmış bir adımdır. Bu anlamda da yerinde ve gecikmiş değil, zamanında bir karardır.

Macias’ı linç etmek değil derdimiz. Kimsenin susturulmasını da istemiyoruz. Ama bugün, susturulan çocukların, bombalanan hastanelerin, yerle bir edilen yaşamların olduğu bir dünyada, tarafsız olmanın da bir taraf seçmek olduğunu biliyoruz. Türkiye bu konseri iptal ederek, hem kültürel egemenliğini hem de insani duruşunu korumuştur.